Ezop Masalları: çocuklar için en güzel hikayeler
Zamanın geçmesine ve teknolojinin getirdiği yeniliklere rağmen asla değişmeyen bazı şeyler var, örneğin çocuklarınıza belki de uyumadan önce masal okumanın güzelliği gibi. İster geleneksel bir peri masalı, ister modern bir macera hikayesi olsun, klasik bir kağıt kitapta veya yenilikçi bir türde, bir ebeveynin okuması "çocuklar için binlerce faydası olan bir aktivitedir. Aslında her hikaye onlara bir öğreti verir, geliştirir. hayal güçlerini farklı bir dünyaya taşır.Çocuğunuzu tanıştırmak için en iyiler arasında Phaedrus'un masallarının yanı sıra Ezop masalları da mutlaka vardır.
Ezop masallarının öğretilerinin önemi
Ezop, yaklaşık olarak MÖ 620 ile 564 yılları arasında yaşamış bir Yunan yazardır. Sözlü gelenekten yazılı geleneğe geçen ilk masal koleksiyonunun yazarıydı ve yalnızca yüzyıllar sonra Latince Phaedrus tarafından takip edildi. Bu koleksiyonda ahlaki bir karaktere sahip 358 kısa hikaye var. Aslında, her birinde insan davranışına sahip karakterler olarak kişileştirilmiş hayvanlar buluyoruz ve tüm kompozisyonların amacı - sadece küçüklere değil - bir öğreti vermek.
Binlerce yıl sonra bugün bile, Ezop'un masalları muazzam bir kültürel mirası temsil eder ve çocuklara anlatılmak için mükemmeldir. Genellikle 4-5 yaş arası akşam okuma kitapları olarak seçilmektedir. Bunun nedeni, olay örgülerinin sadeliği sayesinde, kısacık uzamalarına rağmen heyecan duymayı ve hala çok güncel olan ahlaklarına darbe indirmeyi başarmalarıdır. Öyle görünüyor ki, her yaşta erkeğin parçası olan bu nitelikleri ve kusurları ortadan kaldırmadan zaman geçti.
Ayrıca bakınız
Çocuklar için en güzel Ezop masalları
Ezop masallarının birçok versiyonu ve birden fazla baskısı vardır.Bazıları Yunanca orijinaline ve tipik kısalığına az çok sadık kalırken, diğer kitaplar daha "kurgusal" hikayeler görür ve karakterler arasında biraz daha fazla diyalog sunar. Geçmişin ünlü yazarının en güzel ve en ünlü masallarını seçtik. Aç tilkinin oynadığı peri masalından kurt ve kuzu hikayesinin anlatıldığı peri masalına kadar: çocuklarınıza okumak için en sevdiğimiz Ezop hikayelerini keşfedin!
ağustosböceği ve karınca
Kıştı ve karıncalar ıslanan tahıllarını kuruyorlardı. Ve bakın, aç bir ağustosböceği onlardan yiyecek istemeye gitti. Ama karıncalar ona cevap verdi: "Yaz boyunca neden erzak yapmadın?" Ağustosböceği cevapladı: "Zamanım yoktu, ama ahenkle şarkı söyledim."
Ve yüzüne gülerek ona dediler ki: "Eh, yaz havasında şarkı söylersen, kışın dans eder.
Masal, hayatın her koşulunda kişinin ihmalkar olmaktan, acı çekmemekten ve tehlikede olmamaktan sakınması gerektiğini öğretir..
En iyi bilinen ve en beğenilen hikayelerden biriyle başlayalım. Ağustosböceği ve karıncanın hikayesi, yorgunluktan daha kötü acı çekmemek için nasıl meşgul olunacağını ve görevlerini ihmal etmemeyi öğreten bir peri masalıdır.
kurt ve kuzu
Nehir kenarında su içmeye niyetli bir kuzu gören kurt, makul bir sebep ileri sürerek onu yutmak istedi. Bu nedenle, akıntıya daha uzak olmasına rağmen, kuzuyu suyu kirlettiğini, içmesini engellediğini söyleyerek suçlamaya başladı. Ama kuzu, ağzının kenarından su içtiğini ve dahası, daha aşağılarda olduğu için suyunu kirletemeyeceğini söyledi.
Kurt daha sonra, iddia edilen bahanenin başarısız olduğunu görerek, "Ama geçen yıl babamı gücendirdin!" dedi ki, kendini aklamak için kolay argümanların olsa bile, bunun için seni yemekten vazgeçmeyeceğim ».
Masal, adaletsizliğe meyilli olanlara karşı en adil savunmanın bile hiçbir şey yapamayacağını gösterir..
Bu masal hala ne kadar güncel? Ezop'un kendisinin ahlakta dediği gibi, birisine zarar vermek isteyen, her zaman alçakça eylemini gerçekleştirmek için bir bahane bulacaktır.
Tilki ve Üzüm
Aç bir tilki, bir asmadan sarkan üzüm salkımlarını görünce onları kapmak istedi ama başaramadı. Ama uzaklaşırken kendi kendine şöyle dedi: "Onlar olgunlaşmamış."
Bu nedenle, yetersizlikleri nedeniyle zorlukların üstesinden gelemeyen bazı erkekler de koşulları suçlarlar.
Kısa olmasına rağmen her yaştan çocuğun en çok okuduğu masallardan biri olan tilki ve üzüm masalı, tıpkı tilki gibi kaç kişinin zor zamanlarında, kendileri için bir şey yapamadıklarında başkalarını suçladıklarını öğretiyor. .
Şehir faresi ve köy faresi
Bir zamanlar bir şehir faresi ve bir taşra faresi bir araya geldi. Konuşmaya başladılar ve kırsaldan olan, şehirden olana dedi ki: "Ne mutlu sana, yiyecek çok şeyi olan, ama ben hep az yiyorum." Şehirli adam cevap verdi: "Ama her zaman aceleyle yemek zorundayım, çünkü beni yakalarlarsa insanlar bana vurur. Sakince yiyebilen size ne mutlu ». Böylece ikisi rolleri değiştirmeye karar verdi: şehir faresi kırsalda yaşamaya gitti ve tam tersi.
İkisi de hemen mutlu oldular: şehir faresi sonunda sakince yemek yiyebildi ve taşra faresi bol bol yiyecek buldu. Ancak bir süre sonra şehre taşınan kişi, bir köpeğin kovaladığı her zaman aceleyle yemek yemek zorunda kalmaktan yorulduğu için sakin yemeklerden pişmanlık duymaya başladı.
Aynı şekilde, kırsala taşınan kişi de açlığın sancılarını hissetmeye başladı, çünkü yiyecek her zaman kıttı ve şehirde yapabileceği abur cuburlardan pişmanlık duymaya başladı. Böylece şehir faresi şehre, taşra faresi de kırsala döndü.
Sahip olduklarınla ve yaşadığın yerle asla mutlu olmazsın ama bilinen yolu yenisi için terk eden, ne bıraktığını bilir ama ne bulduğunu bilmez..
Muhtemelen çocuklarınız üzerinde anında etkisi olacak olan masaldır. Sahip olduklarımız hakkında şikayet etmeye alışkınız, ancak sonuçta yenilik her zaman olumlu değişimle eş anlamlı değildir.
at ve eşek
Bir eşeği ve atı olan bir adam varmış.Bir gün yolda giderken eşek ata dedi ki: "Eğer beni ölü görmek istemiyorsan yükümden biraz al." öğren.
Zorluklardan bitkin düşen eşek yere düşerek can vermiş, sonra usta eşeğin tüm yükünü ve derisini atın sırtına aktarmış.
Sonra at ağlayarak haykırdı: "Ne yazık ki! Bana ne oldu, zavallı zavallı! Bu yükün bir kısmını reddettiğim için şimdi hepsini, ayrıca derimi de taşımak zorundayım ».
Masal, hayatta genç ve yaşlıların birbirlerinden kurtulmak istiyorlarsa ortak bir neden oluşturmaları gerektiğini gösteriyor..
At ve Eşek'in hikayesi, hayatta birbirlerine yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor: küçükler için olduğu kadar yetişkinler için de gerçekten önemli bir öğreti.
Kaynaktaki geyik ve aslan
Susamış bir geyik içmek için pınara gitti; orada, suya yansıyan görüntüsünü gözlemlemek için kaldı. Büyük, karmaşık tasarımlı boynuzlarıyla gurur duyuyordu, ancak bacaklarını sevmiyordu: çok kırılganlardı.
Bir aslan onu kovalamaya başladığında hala yansımasını düşünüyordu. Geyik kaçtı ve uzun süre onu uzaklaştırmayı başardı: aslında bacakları ovadaki aslanınkinden daha hızlı koşuyordu.
Ancak bir noktada, geyik kendini böğürtlen ve çalılarla dolu sık bir çalının içinde buldu. Boynuzları dallara dolanacak kadar az yol kat etmişti: Alçak ağaçların arasında geyik hareket edemiyordu ve aslan bir anda onu yakaladı.
Geyik ölümün eşiğinde kendi kendine: 'Mutsuzum! Nefret ettiğim o bacakların beni kurtarabileceğini ve gurur duyduğum bu boynuzların beni mahvettiğini ancak şimdi anlıyorum!
Çoğu zaman, yararsız bulduğumuz şey, hayran olduğumuz ve takdir ettiğimizden daha faydalı olur.
Ahlaki olarak, Kaynaktaki geyik ve aslan bize biraz "öğretiyi" hatırlatıyor. Şehir ve ülke faresi: son derece yararlı olabilecek şeyleri kabul ediyoruz.
Aslan ve Fare
Bir aslan fareyi yemek niyetiyle patilerinin arasına sıkıştırmış, fare ise büyük hayvana canını bağışlaması için yalvarmış: "Karşılığında benim dostluğumu alacaksın, bir gün ben de iyiliğimi geri vereceğim" dedi kemirgen. ”Aslan bu sözlere ikna oldu ve yoluna devam eden fareyi serbest bıraktı.
Bir süre sonra, küçük fare savanayı geçerken, aslanı bir tuzakla yakalayan iki avcıyı çalının kenarında gördüğünde. İkili, aslanı bir ağaca sıkıca bağladı, sonra gece için ateş yaktı. Karanlıkta fare ağaca yaklaşarak aslanı tutan tüm ipleri kemirerek kaçmayı başaran kediyi kurtardı.
Küçük bir arkadaş bile büyük bir dostluk gösterebilir; arkadaşlar, ne kadar küçük ve görünüşte önemsiz olursa olsun, her zaman değerlidir.
İşte koleksiyondan en sevdiğimiz peri masallarından biri. Ana tema, zorluk zamanlarında karşılıklı yardımın önemi ile birleştirilmiş dostluktur.
Köpek, horoz ve tilki
Bir köpek ve bir horoz arkadaştı ve birlikte seyahat ettiler. Akşam olunca horoz uyumak için bir ağaca tırmanmış ve köpek kökleri arasına yerleşmiş. Sabah, adet olduğu üzere horoz öttü. Bir tilki duydu ve ağacın altına koştu: "Ne güzel şarkı söylüyorsun! Ne güzel bir ses! Aşağı gel sana sarılmak istiyorum."
"Tabii ama önce ağacın dibindeki muhafızı uyandırmalısın."
Tilki onu uyandırmak üzereyken köpek dışarı fırladı ve onu parçalara ayırdı.
Sağduyulu insanlar, bazı taktiklerle düşmanlarının saldırılarını kendilerinden daha güçlü birine saptırırlar..
Ezop'un bu son masalı, diğer insanlarla ittifak kurarak bizi kurnazlıkla nasıl kurtarabileceğini gösteriyor.
